Yetiştirici Köşesi
Antibiyotikler 1928 yılında Alexander Fleming’in bulduğu penisilin ile hayatımıza girmiş belki de insanlık tarihini değiştiren en önemli buluşlardan birisi olarak kabul edilebilir. Bu tarihten sonra çok sayıda antibiyotik hayatımıza girmiş, hatta bunların sentetik yapıda olanları üretilmiştir.
Antibiyotikler hayatımızda olmazsa olmaz ya da vazgeçilemez dediğimiz maddelerden birisi haline gelmiştir. Hatta bizleri zehirleyecek kadar kontrolsüz olarak kullanılmaktadır. Ne yazık ki kontrolsüz ve bilinçsiz kullanımı sonucunda bizleri iyileştiren ve hayat veren antibiyotiklerin son durumu tartışma halindedir. Maalesef yanlış ve aşırı kullanım antibiyotiklerin etkinliğini azaltmakta veya yok etmektedir.
Antibiyotiklerin insan veya hayvanlarda kullanıldığında etkisiz kalmasına kısaca “direnç gelişmesi” denilmektedir. Antibiyotiklere karşı direnç gelişimiyle ilgili olarak gerek insan gerekse hayvan sağlığı üzerine önemli yaptırımlar bulunmakta, birçok bilimsel etkinlik ve yayında bu konuya geniş yer verilmektedir. “Tek sağlık” çatısı altında insan, hayvan, bitki ve çevre üzerinde bir bütün olarak kontrolsüz antibiyotik kullanımını engelleyerek direnç gelişimini önlemek zorundayız. Bu vesileyle hem antibiyotiklerden uzun süre yararlanmak hem de aşırı kullanımın yol açtığı olumsuz etkileri ortadan kaldırmak artık bir mecburiyet haline gelmiştir.
Hayvancılıkta antibiyotik kullanımı oldukça yüksektir!
Dünyada üretilen antibiyotiklerin %73’ünün hayvancılık sektöründe kullanıldığı belirlenmiştir1. Türkiye şartlarında da ister inek, besi, koyun keçi gibi işkembeli hayvanlar, ister tavuk gibi kanatlı hayvanlar, isterse kedi ve köpek gibi pet hayvanları olsun birçok hayvancılık işletmesinde ve hayvan bulunan evde antibiyotiklerin oldukça rahat kullanıldığına şahit olunmaktadır. Özellikle aile tipi işletmelerde ahırın bir köşesinde bulunan ecza dolabında oldukça fazla sayıda antibiyotiğe rastlanılmaktadır.
Bir Afganlı işçinin elinde veya yerlerde çok sayıda antibiyotik şişesini görmüşlüğümüz vardır. Oysa bu ilaçlar ticareti kolay olan, elden ele gezecek, her isteyenin kullanacağı maddeler değildir. Aklımıza her geldiğinde veya her hasta olana kullanılacak ilaçlar değildir. Azı faydalı çoğu zararlı olan antibiyotikler, özellikle direnç oluşturmamak için kullanımına en çok dikkat edeceğimiz maddelerdir. Çünkü lazım olduğunda, en hayati zamanda etkinliğine güvenerek kullanılacak ilaçlardır.
Elbette veteriner hekim reçetesi olmadan bu antibiyotiklerin satışının imkansız olduğunun bilincindeyiz. Hatta kontrolsüz kullanımı engelleyecek birçok yönetmelik ve yaptırımın da olduğunu biliyoruz. Bu antibiyotiklerin ahır şartlarında veya diğer hayvan gruplarında bilinçsiz kullanımı elbette antibiyotik direnci oluşumunda etkilidir. Birçok bilimsel makalede süt ineklerinde, koyun-keçilerde meme iltihabı olan mastitis veya buzağı ve kuzularda solunum sistemi hastalıklarına karşı antibiyotik kullanımının yaygın olması nedeniyle geniş antibiyotik direnci oluştuğunu yazılmaktadır.
Antibiyotiklere karşı oluşan direncin ülkemizde Avrupa ülkelerine göre daha yüksek olduğu bildirilmektedir. Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Nilgün Ünal Türkiye’de penisilin, aminopenisilin, tetrasiklin, aminoglikozid içeren antibiyotiklere karşı direncinin Avrupa ülkelerine göre ülkemizde daha yüksek olduğunu belirtmiştir2.
Sadece sığırlar için antibiyotik kullanımı yok aynı zamanda kanatlı grubunda da etlik ve yumurtacı tavuklarda da antibiyotik kullanımı söz konusudur. Araştırıcı kanatlı grubunda sığırlara göre antibiyotik direncinin daha yüksek olduğunu vurgulamıştır.
Farklı kurumlar tarafından antimikrobiyal direncin risk analizi için “Ulusal Veteriner Antimikrobiyal Direnç İzleme Programları” oluşturmak amacıyla birtakım etkinlikler yapılmakta, eylem planları açıklanmaktadır. Canlının olduğu her yerde hastalık durumunda antibiyotik kullanımının yaygın olduğu ve son zamanlarda bu antibiyotiklere karşı direnç gelişmesinin daha çok dikkate çektiği söylenebilir.
Antibiyotik kullanımı neden yüksek?
İnsan veya hayvan fark etmeden sebebi ne olursa olsun en ufak halsizlik veya hastalık durumunda aklımıza ilk olarak antibiyotik kullanmak geliyor.
Her mastitiste antibiyotik kullanıyoruz.
Hayvan her öksürdüğünde ve her ishalinde aklımıza öncelikle antibiyotik geliyor.
Antibiyotiğin etki etmediği viral hastalıklarda dahi antibiyotik kullanımını öncelikle tercih ediyoruz.
Beşeri hekimleri veya veteriner hekimleri antibiyotik kullanmak için, reçetelerine yazmaları için zorluyoruz.
Oysa antibiyotik hastalıklarda kullanılmak üzere bir hekimin çantasından çıkaracağı en son ilaç olmalıdır. Hayvancılık işletmelerinde de ulaşılması ve kullanılması en zor olan ilaç çeşidi olmalıdır. Antibiyotiği elimize her aldığımızda bir dahaki sefere direnç gelişirse ne yapacağım diye hayıflanarak kullanmalıyız.
Bunu engellemek için hayvan besleme stratejileri, aşı ve dezenfeksiyon gibi koruyucu önlemleri tam saha pres olarak uyguladıktan sonra en son çare olarak antibiyotik kullanımına başvurmalıyız.
Çünkü antibiyotik aslında bir toksindir. En düşük kullanım miktarlarıyla zararlı mikroorganizmaları öldürürken gereksiz veya fazla kullanımda insan veya hayvanı zehirleyebilir, hatta uzun bir süreçte kanser bile yapabilir.
Yemlerde antibiyotik kullanımı var mı?
Bu başlıktaki sözlerim sakın yanlış anlaşılmasın. Bazı kendini bilmezler de hayvansal üretimle ilgili olarak öküz altında buzağı arayarak “antibiyotikli süt” “antibiyotikli et” antibiyotikli yumurta” gibi asılsız ve desteksiz kötü propagandaya başlıyorlar. Büyüme ve verimi teşvik etmek amacıyla yemlere antibiyotik katılması ve kullanılmasının 2006 yılından beri yasak ve sıkı kontrol altında olduğunu söylemeliyim.
Aksini söyleyen varsa her türlü platformda konuyla ilgili tartışabiliriz. Kim ne derse desin Türkiye hayvancılıkta Avrupa ve dünyada önder ülkelerden birisidir. Yaptığı üretimle sadece kendi değil çevresindeki birçok ülkenin de hayvansal protein tüketmesini sağlamaktadır. Bunu çekemeyen ve kökeni yurtdışında olan birtakım oluşumların bunu engellemek için kötü propaganda yaptığına inancım sonsuz. Avrupa ve dünya standartlarında kalitede ve hijyenik şartlarda üretim yapan hayvancılık kollarının dahi karalanması bunu açıkça gösteriyor.
Antibiyotiklere karşı direnci önlemek için genel uygulamalar
Erciyes üniversitesi Veteriner Fakültesinden Harun Hızlısoy ve arkadaşları tarafından 2018 yılında yazılan bir derlemede3 antibiyotik kalıntısı ve direnç gelişimini önlemek için aşağıdaki öneriler sunulmuştur:
• Üreticiler bilgilendirilmeli ve kayıt tutmaları sağlanmalıdır.
• İlaç takip sisteminin geliştirilmesi ve reçetesiz ilaç satışının önüne geçilmesine dikkat edilmelidir.
• Yetiştiricilerin antibiyotiklere kolay ulaşabilmesi ve bilinçsiz kullanımı engellenmelidir.
• Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kalıntı izleme programının etkinliğinin artırılması gerekmektedir.
• Hekimlerin daha duyarlı olması, gereksiz antibiyotik uygulamalarından kaçınması önerilmektedir
• Süt toplama merkezlerinin standardizasyonuna önem verilmeli ve devamlı kontrol altında tutulmalıdır.
• Hızlı sonuç veren test kitlerinin kullanımın yaygınlaştırılması hayati önem sahiptir. Özellikle süt alımı sırasında kullanılan bu kitler antibiyotik kalıntılarını önleyerek direnç oluşumunun önlenmesinde önemli katkı sağlayabilirler.
Konuyla ilgili olarak yazılacak ve söylenecek daha çok şey olmakla birlikte böyle giderse belki de yakın zamanda hastalıklara karşı kullanılacak antibiyotik bulamayacağız. 18-24 Kasım 2023 haftasında "Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası" olarak birçok ülke ve platformda etkinlikler yapılmaktadır. Hekimler, hayvancılık uzmanları ve çalışanları ile yetiştiriciler olarak tüm sektör antibiyotikler konusunda duyarlı olmalıyız. Antibiyotiklere karşı direnç geliştiğinde ilk olarak bizim elimizin kolumuzun bağlanacağını aklımızdan çıkarmamalıyız.
Kaynaklar:
1. Kovačević, Z., Samardžija, M., Horvat, O., Tomanić, D., Radinović, M., Bijelić, K., ... & Kladar, N. (2022). Is There a Relationship between Antimicrobial Use and Antibiotic Resistance of the Most Common Mastitis Pathogens in Dairy Cows?. Antibiotics, 12(1), 3.
2. Ünal, N. (2012). Mastitisli hayvanlardan izole edilen stafilokokların antibiyotik direnci ve hayvanlarda metisiline dirençli staphylococcus aureus. Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 9, 221-231.
3. Yılmaz Ö.T., Hızlısoy H., Onmaz N.E., ve ark. (2018). Sütte antibiyotik kalıntı durumunun incelenmesi. Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 15(2), 169-178.
Popüler Sorular